18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104. yılı münasebetiyle, Büyükelçilik giriş katında bulunan “Dursun Aksoy Toplantı Salonu’nda bir program düzenlendi.
Anma törenine T.C. Brüksel Büyükelçisi Levent Gümrükçü’nün yanı sıra, Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaşlı Karaoğlu, Anvers Başkonsolosu Metin Ergin, Müşteşar Sezi Anaç Ersoy, Brüksel Din Hizmetleri Müşaviri Abdullah Gümüşsoy, Askeri Erkan, Diplomatlar ve davetliler katıldılar.
Brüksel Bölgesi öğretmenlerinden Sezen Fırat’ın sunumunu yaptığı Çanakkale Şehitlerini anma etkinliği, İstiklal Marşı ve şehitler için saygı duruşuyla başladı.
Brüksel Askeri Ateşesi Albay Haluk Erdem’in Çanakkale sunumunun ardından, günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yapmak üzere sahneye davet edilen T.C. Brüksel Büyükelçisi Levent Gümrükçü, yaptığı konuşmasında ” Çanakkale savaşı, Türk tarihinin belkide en fazla anlam kazandığı savaşlardan birisi olmuştur. Çünkü kahraman ordumuz Çanakkale’de verdiği destansı mücadele ile, sadece 1. dünya savaşının gidişatını, belkide dünya akışının tarihini değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda Türk milletine verdiği umut, azim ve kararlılıkla, kurtuluş mücadelemizin ve Kurtuluş savaşımızın meşalesini yakmış ve Cumhuriyetimizin kurtuluşuna giden yolunda ilk adımını atmıştır. Tabiiki Çanakkale Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder M.Kemal Atatürk’ün tarih sahnesinde Türk’ün ilk parladığı yer olmuştur. Askerlerine “ben size taarruz değil, ölmeyi emrediyorum” diyebilecek kadar onların sevgisini, güvenini ve bağlılığını kazanmış bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk, askeri dehasını kanıtladığı bu savaştan sonra, Çanakkale zaferinden aldığı güçle, yolunda emim adımlarla ilerlemiş ve artık ömrünü doldurmuş bir imparatorluğun yerine güçlü, modern, laik ve demokratik bir Cumhuriyet kurma vizyonunu, milleti ile beraber el ele nispeten kısa bir sürede yerine getirmiştir. İşte tüm bu nedenlerden dolayı, tarihimiz boyunca verdiğimiz milyonlarca şehidimizi anmak için Çanakkale savaşının başlangıç noktasını teşkil eden, 18 mart’tan daha anlamlı bir tarih düşünemiyorum. Her yıl bu vesile ile, başta Çanakkale olmak üzere karış karış her noktası şehit kanlarıyla sulanmış aziz vatanamızı bize armağan ve emanet eden şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anmaktan da büyük bir onur ve gurur duyuyoruz. Türk halkı, öylesine bir millet ki, öylesine ruh ve nitelik taşıyan millet ki, vatanımıza yönelen en ufak bir tehdite karşı, tek yumruk olabilmekte ve bu uğurda yaşına cinsine konumuna bakmadan, gözünü kırpmadan canını feda etmekte bir an bile tereddüt duymamaktadır. Nitekim, 2 buçuk yıl önce 15 temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimli görünümlü hain terör eylemleri sırasında da milletimiz bir anda tek bir yürek olmuş 7’den 77’ye top yekün sokaklara dökülerek dünyada eşine az raslanan bir kahramanlık destanı yazmıştır. Malaseh bu mücadele sırasında 250 masum sivil vatandaşımız da şahadet mertevesine erişmiştir. Böyle kahraman bir milletin ferdi olmaktan ne kadar övünsek azdır diye düşünüyorum. Nitekim Dışişleri Bakanlığı çalışanları olarak, görevleri başındayken eli kanlı terör örgütlerinin hain saldırıları neticesinde hayatını kaybeden 40’dan fazla şehidi bulunan bir kurumun, mensubları olmaktan büyük bir gurur ve onur duyuyoruz. Nitekim bugün, bu töreni yaptığımız salonun da 1983 yılında burada sadece 10 dakika ilerideki evinin önünde asala terör örgütü tarafından gerçekleştirilen menfur bir terörist saldırı neticesinde hayatını kaybeden şehit diplomatımız Dursun Aksoy’un adını taşımasının da son derece anlamlı olduğuna inanıyorum. Her gün bu Büyükelçiliğe girişimizde bizleri Dursun Aksoy’un hatırasının karşılıyor olması, bize ona ve tüm şehitlerimize karşı sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Giden şehitleri geri getiremeyiz fakat onların canları pahasına yücelttikleri bu vatanı, her daim sürekli olarak daha ileri düzeye taşımak için canla başla çalışmaktır. İşte ozaman şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. İşte ozaman onlara olan minnet borcumuzu bir nevze ödememiz mümkün olacaktır. Yolları bu Büyükelçilikten geçmiş olan ve terörist saldırılar neticesinde olmasada, görevleri başındayken hayatlarını yitiren ve şehit olarak nitelendirebileceğimiz iki dışişleri mensubumuzu kısaca anmak istiyorum. İlki, 1954-1956 yılları arasında Brüksel’de Büyükelçi olarak görev yapan ve 1956 senesinde Lüksemburg’da katıldığı bir toplantıdan Brüksel’e dönerken geçirdiği bir trafik kazası neticesinde hayatını kaybeden Büyükelçi Bedri Tahir Şaman’dır. Hayatı pahasına görev yapan Bedri Tahir Şaman’ın da Bütyükelçiliğimizde bir şekilde yaşatılması için, Büyükelçiliğimizin 4. katındaki toplantı salonuna da kendisinin adını vermeye kararlaştırdığımızı bu vesile ile sizlere açıklamaktan büyük bir onur büyük bir mutluluk duyuyorum. Diğer mensubumuz ise, 2.000 yılı başlarında bu binada Büyükelçilik Müşteşarı olarak bizlerle aynı odalarda görev yapan ve geçen yıl Büyükelçi olarak görev yaptığı Benü’de geçirdiği kalp krizi neticesinde hayatını kaybeden Büyükelçi Turgut Kural’a da Allah’tan rahmet diliyorum. Sözlerime bu duygu ve düşüncelerle son verirken, şehitleri anma programımıza katıldığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Bugün ülkemizde ve yurdışında, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin başı dik, anlı açık vatandaşları olarak yaşamımızı sağlayan tüm kahraman şehitlerimizin bir kez daha aziz hatıraları önünde kendilerini rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun” diyerek sözlerini tamamladı.
Çanakkale savaşını anlatan bir sinevizyon filminin ardından Brüksel Bölgesi Türkçe ve Türk Kültürü Dersi öğrencisi Rabia Söğütlü, “Çanakkale” isimli şiiri okurken, Serkan Erhan Beyhanov ise, “Övün Ey Çanakkale” isimli şiirlerini okudular.
İstiklal Marşı’nı güzel okuma yarışması Belçika birincisi, Liege Bölgesi Türkçe ve Türk Kültürü öğrencilerinden Aylin Mere, İstiklal Marşımızı kendine özgü bir sitil ile okuyarak salondaki davetlileri duygulandırdı.
Program fotoğraf çekimlerinin ardından sona erdi.
Haber Merkezi
HABER FOTOĞRAFLARI
