Yeni Zellenda’nın Christchurch şehrinde iki camii’ye yapılan ve 50 kişinin yaşamını yitirdiği korkunç saldırı sonrası, camilere gitmekte büyük korku ve güvensizlik yaşayan müslümanlar, bölgelerinde bağlı bulundukları güvenlik güçlerinden kendilerinin ve camilerin korunması için ek önlemler alınmasını istediler.
Camilerin ve müslümanların korunması talebi ile dün Saint-Josse belediyesinde Başkan Emir Kır ile bir araya gelen belediye sınırları içindeki camilerin temsilcileri, endişelerini Başkan Kır ile paylaşarak, alınması gereken önlemlerle ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulundular.
Dün akşam saat 18.00’de Saint-Josse belediye sınırları içindeki cami temsilcileriyle yapılan toplantıda Komiser Petit Philippe, belediye güvenlik şefi Christine Pouporté ve Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül’de hazır bulundular.
Belçika’da yaşayan müslüman toplumunun güvenlik endişelerini gidermek, ibadethanelerin yakın çevresinde güvenlik tedbirlerini artırmak amacıyla yapılan toplantı sonrası başkan Kır, önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Kır, “Artık Kapısı Açık Camilerin Geride Kaldığını Düşünüyorum”
Yeni Zelanda’ da ki vahşi terör olayından sonra, bu saldırılar burada da olabilirmi? düşüncelerine ve acabalarına yer vermemek için aynı gün emniyet tedbirlerini aldık. Bugün de, Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül ve Saint-Josse sınırları içinde bulunan 6 cami temsilcisi ile bir araya geldik.
Özellikle Yeni Zelanda’da yapılan o iğrenç katliamdan sonra belediyenin ve polis teşkilatının ne gibi önlemler aldıklarını duymak istediler. Biz de bu konuda aldığımız önlemleri anlattık. Onları ve önerilerini dinlediğimiz için de çok mutlu oldular. Belediye olarak müslüman toplumu ile birlikteyiz. Karşılıklı hoşgörüye dayalı, birlikte yaşamayı devam ettireceğiz. Cuma günleri, belediye sınırlarımız içindeki 6 camii için daha sıkı güvenlik önlemleri alarak, polis sayısını da artıracağız. Aynı zaman da polis teşkilatımız, İçişleri Bakanlığı’na bir başvuru yaparak, Belçika’da tehlikenin yükselip yükselmediğini sordu. Bu sorunun cevabı beklenirken biz yinede yüksek seviyede yerel tedbirlerimizi aldık. içişleri komisyonunda, hükümetin ne gibi tedbirler aldığı ve tehlikenin yülselip yükselmediği konusunda İçişleri Bakanı’ndan bilgi isteyerek, Belçika’da bazı aşırı sağ gurupların silahlandığı haberlerinin gerçek olup olmadığını soracağım. Eğer böyle bir şey varsa, ne gibi önlemler alındığını kendisine soracağız.
İslam korkusu yaratılarak, müslümanlar katlediliyor. Yeni Zelanda da yaşanan olayın fotoğrafı budur. ikinci dünya savaşı bitince, özellikle batı dünyasında kominizim düşmanlığı çıktı. 11 Eylül’den bu yana da bazılarının kafasında müslüman düşmanlığı var. Bunun en büyük örneğini Belçika’da yaşadık. Belçika’da yaşanan terör olayları sırasında Belçika İçişleri Bakanı elinde hiç bir delil ve hiç bir rapor olmadığı halde, müslümanların Belçika’da yaşanan terör saldırıları sonrası dans ettiklerini söylemesidir. Hiç bir zaman bunu ispatlayamadı. Ne istifa etti, nede sözünü geri aldı.
Artık geldiğimiz süreç, müslüman düşmanlığını iyice körüklemiştir. Yeni Zelanda da kapısı ardına kadar açık bir camide namazını kılıp ibadet yapan 50 müslümanın katledilişini dünya canlı olarak izlemiştir. Artık kapısı açık camilerin geride Kaldığını düşünüyorum.
Beyazgül: “Belçika’nın Geneline Yansıyacak Güvenlik Uygulamasına Geçilmelidir”
Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül, kendisinin ve 6 cami yönetisinin katıldığı toplantıya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, ” Sayın Saint-Josse belediye başkanı Emir Kır’a böyle bir inisiyatif almasından dolayı çok teşekkür ederim. Belediye sınırları içindeki camilerin yetkililerini bir araya getirerek, camilerimizin güvenliğini sağlaması noktasında sarfettiği emekleri bizlerla paylaştı. Bizim de, beklentilerimizin ne yönünde olduğu konusunda fikirlerimizi aldı. Belçika’nın geneline yansıması gereken bir güvenlik tedbiri uygulamasına geçilmesi konusunda taleplerimizi söyledik. Şu ana kadar müslüman toplumunun en büyük yaşamış olduğu acı verici olay, siyaseten ve huhuken önemli mücadele verilmesi gerekiyor. Biz STK’lar olarak bunları yapmaya hazırız. Siyasetçilerin düzgün bir üslupla müslümanlardan ve islamdan bahsetmelerini bekliyoruz. Malaesef islam ve ırkçı söylemlerin yaygın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu dili kullananların aynı zamanda medyaya da yansıdığını ve toplumda da islam ve müslüman karşıtlığı duygularını körüklediğini, radikalleştiğini ve malasef böyle terör eylemlerine dönüşebileceğini görmüş olduk. Bu konuda yetkililerden gerekli önlemleri almalarını bekliyoruz.
